“Ezik miyim lan ben! Ha? Ezik mi görünüyom lan? Ezik bi karakter miyim ben? Ha? Ezilmiş miyim ben? Üzerime mi basıyon lan sen benim? Yolda görsen bana ezik der misin?”
Demem! Yolda görsem demem, görmesem demem, nerde görürsem göreyim demem! Görmedim çünkü, yok böyle bir kadın modeli! Bizim camiamızda böyle bir kadın modeli yok, olamazda! Varsa, o kadının aklına şaşarım, kişiliğini sorgularım!
Peki o halde sakin olalım ve konuya başlamadan önce kimdir bu “Ezik” diye soralım...
Olaylar ve hayat şartları karşısında güçsüz ve sıkıntılı duruma düşmüş olan kimseye ezik denir. Aslına bakarsanız hayat hepimizi bir şekilde kıstırıp bir noktada ezmeyi deniyor. Bu kıstırılmalardan her birimiz kendi payımıza düşenden gerekeni alıyoruz. Alamazsak zaten tüm yaşamımız hatalarla dolu geçiyor. Buna, deneyim kazanmak, olgunlaşmak, hayatı tanımak deniyor. Ancak yaşamın bu ağır virajlarından geçerken, karakteri güçlü olanlar birde şans faktörü eklendiyse genelde daha tadında bir deneyimle alırlar virajları. Şanslı olamayanlarsa başta ailevi etkenler olmak üzere, üstüne bir de narin bir karaktere sahiplerse, vur abalıya şeklinde yaşamın zor yanlarını acımasızca üstlenmek durumunda bırakılırlar. Özellikle doğuda yaşayan kadınlarımızda olduğu gibi..
Bizim ilişkilerimizde ise “Ezik” tanımlamasından “Pasif” diye tanımladığımız arkadaşlar nasibini alıyor ne hikmetse. Belki de pasif kelimesinin kulağa geliş şekli bunu çağrıştırıyor, bilmiyorum. Bildiğim bir şey varsa o da bu kelimenin eziği çağrıştıran sevimsiz duruşu yüzünden bir çok P, kendini AP olarak tanımlıyor. Oysaki, bizim dünyamızda pasif deyince, ezikten ziyade sağolsun hemen her şeyden elini eteğini çekmişler kol geziyor!
Pasif, birlikteliğin pembe yani “dişi” tarafını simgeliyor alt dal olarak. Pasif deyince, gayet dominant ve hatta ilişkinin ciddi hakimi pembeler olmakla birlikte, gerçekten insanı zıvanadan çıkaracak kadar her anlamda pasif pembelerde bulunmakta maalesef. Ama bunu ezik olmak anlamında almamalıyız tabiî ki. Zira buradaki ezik değil, (neticede ezilmiyor) olsa olsa beceriksiz, yetersiz, zayıf bir pasiftir! Ve bu tarz insanlar, sadece birliktelikte değil çoğunlukla genel hayatın içinde de böyledirler, yardıma ihtiyaçları yoktur, zira onların yapamadıklarına yetişen birileri mutlaka vardır etraflarında!
Gerçek bir pasif, ilişkinin anaç ve toparlayan yönüdür. Gizli hazinedir, sığınaktır, dünyada savaş çıksa gelip saklanılan yerdir. Lokomotiftir aslında, işi bilenin maviyle dansıdır bir anlamda. Sunduğu sonsuz sevgiyle, iç güdüsel yaratıcılığıyla, şeytana pabucunu ters giydiren müthiş zekasıyla, inatçı nazıyla, cilvesiyle, bir bakışı bir tatlı diliyle karşısındakinin tüm kapılarını açabilecek güce sahip bir sihirli anahtardır. Böyle güçlü bir varlığa “Ezik” sıfatını nasıl yakıştırabilirsiniz ki? Hetero ilişkilerde yaşanan acı gerçekleri bizim dünyamızdaki pembelere mal edemezsiniz. Bizim dünyamızda ne kendini bu derece ezdirecek kadar zayıf bir pembe, nede onu sonsuza kadar ezmeye yeltenebilecek bir mavi var, etrafınızı incelerseniz bunu gayet net görürsünüz. Hangi pembe kendisini ezen biriyle birliktelik sürdürüyor? Bir kere bizim ilişkilerimizde gönül rızası var, zorunluluk değil. Çocuklar nolucak durumu yok, aile büyüklerinin burnunu sokma olayı yok, töre yok, gelenek görenek yok, mahalle baskısı yok, yok oğlu yok! Neyin ezilmişliği kimin ezilmişliği bu? Kim kime ezdiriyor kendini? Kim kime mecbur ki çeksin? Büyük kısmında zaten her iki tarafta çalışıyor, her iki tarafında ekonomik özgürlüğü var. İsteyen istemediğinde rahatlıkla çekip gidebiliyorken, neyin çığırtkanlığını yapıyoruz? Zaten bu yüzden değil mi ilişkilerin rayına oturmaması? Bunun için şikayet etmiyor muyuz bizim aşklarımız neden kısa sürüyor diye? Bu yüzden ortada ezme ezilme durumları olmadığı halde incir çekirdeğini doldurmayacak bahaneler sayesinde ilişkiler bitmiyor mu? Bağlayıcılık yok, dolayısıyla hoşgörü yok, anlayış yok, varsa da asgari boyutta. Sevginin değerini bilen yok ki! İmza atmadığıma göre gidiveririm amaaannn oyyy tadında ilişkiler.
Bana eziyet ediyor, paramı yiyor, dövüyor sövüyor! Tıpkı heterolarda olduğu gibi bunlar bizde de olası gerçekler ama bizde saydığım nedenlerden dolayı bu durumlardan kendini çekip çıkarmak çok daha kolay ve kısa.. Zaten bu yüzden elle tutulur bir bahane yok ortada. Gidip gelip söylenilen yegane bahane “Ev işleri !!” Soruna bak, ne kadar büyük dimi? Dünyanın sonu ev işlerini yapmaması, breh breh! Hastalık, sağlık, misafir hallerini dahil etmiyorum onlar insani durumlar, yardım etmeyen zaten bencildir. Bu gibi durumların dışında ev işlerine ortak olmaktan hoşlanmıyorsa ya birlikte bir yardımcı tutarsınız yada yok gelemem ben böyle şeylere diyorsanız ayrılırsınız, sürdürmeyin o zaman arkadaşım, sizi bağlayan ne ? Bak bende ne güzel söyledim dimi, sizi bağlayan neeee ???
Eğer yaşamınıza kattığı hiçbir şey yoksa, ilişkinin sorumluluklarını gerektiği gibi yerine getirmiyorsa, kısacası doğru adamlık yapmıyorsa amenna, sepeti koluna herkes yoluna! Ama size sunduğu tüm artıları bir kenara bırakıp, görmezden gelip, üfürükten teyyare selam söyle o yare hesabı, gözünün üstünde kaşın var misali ev işlerine takılıp kalıyorsanız, zaten durmayın o ilişkide, durduğunuz kabahat! Ne verebilirsiniz ki bu kadar dar bir zihniyetle siz o ilişkiye? Hiç!
Sözün özünü noktalarken bir çok eli öpülesi pembelerimizi baş tacı edip tenzih ediyorum, onların dışındakilere söylüyorum : Bizim dünyamızda pasif deyince eziklerden ziyade sağolsun hemen her şeyden elini eteğini çekmişler kol geziyor! Vur deyince öldürmekten, her şeyde geri durmaktan, pasifim ben ojem bozulur misali hayatın içinde kaytarmaktan vazgeçmediğiniz sürece bu camia sizin gibileri sadece ``Obje`` olarak görmeye daha çookk devam edecektir! Vazgeçin artık ezik kadın eteklerinin altına saklanmaktan da çıkın ortaya, gösterin muhteşem varlığınızı!
HAMİŞ : Sevgili camiamızda gerçekten bu derece güçsüz, vasıfsız, sevdiği insan tarafından ezilen, sömürülen kadınlar varsa bana yazsınlar, oturulan yerlerden ahkamlar kesileceğine kalkıp hep birlikte dertlerine derman olmaya çalışalım...
Işık ve sevgiyle
Bilge ADAM
Tarih: 22.09.2012
Okunma: 4979
Paylaş
Face
Blog
Frien
Mysp
Twit
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısının tüm hakları lezce.com'a aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, alıntılanan sayfaya aktif link verilerek kullanılabilir.
Not: Bu sayfalarda yer alan Köşe yazıları ve okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan lezce.com sorumlu tutulamaz.
Bu yazıya ait yorumlar
Yorumlayan:Devran_Devran
Bizler, doğru bildiklerimizi savunurken, kırıp dökerek, aşağılar tarzda, neredeyse hakarete varan sözcükler kullanırsak, kime neyi ıspatlamaya çalışıyoruz acaba? Bizler diyorum çünkü; yaşını başını almış, oturmasını kalkmasını bilen, toplumda belirli bir saygınlığı olan kişilikler olarak değerlendiriyorum okuduğum her yorumu, yazıyı. Öyle ya, üsturuplu yazılmış bir makaleye yorum yapmak, yapabilmek, öyle herkesin harcı olmasa gerek!!!
Sevgili Femina, yorumunuzda kullandığınız uslup, kelimeler, öylesine ezber ki, daha hiçbirşeyi blmeden, nasıl bu kadar kolay yargılayabiliyorsunuz? anlayamıyorum. Anlayamıyorum çünkü ; feministlikten, idealist olmaktan bahsediyor, ama bunun icraata geçirilmişliğini düşündüremiyorsunuz yazdıklarınızla. Yazarın arkadaşları diyorsunuz mesela, akılları sıra diyorsunuz devamında. Ben yazarımızı, yazdığı yazıları ile takip ediyorum, ne şahsen, ne de teknolojiken tanımıyorum. Tanıdığım tek şeyi var, o da bu sitede yazmış olduğu bilgi dolu, doğru dürüst yazılarıdır. Arkadaşları demişsiniz ya, o konuyu açıklığa kavuşturmak adına yazdım bu bilgiyi.:)
Yoruma yorum yapmak istemezdim ama, bazen mecbur kalıyorsunuz. Sevgili yazarımızdan bu vesile ile de özür diliyorum. Böylesine muhteşem bir yazının altında böyle bir yoruma imza attığım için.
Birileri çıkar, allı pullu, cicili bicili yazılar yazar. İnsanız ya, nefsimiz var ya, egomuz tavan yapar bu süslü püslü, sahte dünyanın yalaka sözlerine. Düşünmeden geçeriz klavyenin başına `` Bravo, çok güzel bir anlatım olmuş `` deriz en basit haliyle. O yazının içeriğinin doğruluğuna, haklılığına, gerçekliğine bakma gereği bile duymayız. İlla hep pohpohlanmalımı bu nefsimiz, egomuz. Yazarımızın yazılarına baştan itibaren baktığımızda, ne demek istediğimi daha iyi anlarız diyip, topu atayım işin ehline...
Yüreklerimizde sevginin daim olduğu, bu sevgiyi hâl dilimizle yansıtacağımız, aydınlık geleceklere, sevgilerimle...
Yorumlayan:Akropolice
@Femina
Yazarı şahsen tanımıyorum. Hakkında bilgi almak için daha önce bikaç kere yazdım ve öğrendiklerimden sonra lütfederse hocam olur inş. kendileri. Burada amaç kimseye had bildirmek değil, düşüncelerimizi ifade etmek, gerekirse yanlış anlamaları düzeltmek. Bugüne kadar dile getirilmeyenleri yazanları camiamızın gelişmesi adına desteklememiz gerekmezmi? Aksi halde kimse bir şey yazmasın yazarsada sadece süslü püslü yazılar yazsın, bizde yerimizde sayalım! Kalitesiz yorumlardan dolayı köşe yazarlığını bıraktığını söyleyen birinin okuduklarını kasıtlı bir şekilde tepkisel değerlendirmesi kendisiyle çelişmesinden başka bir şey değil.
Mavi- pembe kavramı yazarımızın yarattığı bir şey değil. Erkek erkektir kadın kadındır cümlesi bir noktaya kadar geçerli, sonrasında eşcinsellerin kendi içindeki alt dallarını yok sayamazsınız. Kendini kadın gibi gören erkeklerle, erkek olarak gören kadın kimliklerini yok saymak kimsenin haddine değil.Habire neyi inkar etmeye kabul etmemeye, yok saymaya çalışıyorsunuz? Çıkıp dışarıya bir bakın,dünyada yaşıyoruz, uzayda değil! İnsan insandır ve önemli olan insanlığın gereğiyse, o halde insanlığın en birinci kuralını yani birbirimize saygı duymayı bilmeliyiz. Burdaki pembe teriminin ne manada kullanıldığı gayet açık, konuyu saptırmanın gereği yok!
Mavisi pembesi bir tarafa, ev işi yapmak istemiyorsa yapmaz arkadaşım zorlamı? Çok istiyorsan sen kendi donunu kendin yıkarsın, oda bunun için bastırır parayı bir kadın tutar yada partneriyle anlaşır, anlaşamıyorsada ayrılır. Bunun büyümemeyle, gelişmemiş olmayla ne alakası var? Bunlar gereksiz polemikler, yazarımızın dediği gibi bizim camiada kimse kimseye mecbur değil.Eğer gerçek bir feminist olsaydınız yazarın “Karakolda Ayna Var” isimli yazısında bahsettiği kadınlar hakkında mutlaka yorum yazardınız. Geçelim bu feminizm muhabbetlerini sevgili Femina!
Pasiflerin hayatın gerisinde durmalarına dikkati çeken mükemmel bir yazı olmuş. Tespitler çok doğru ve yerinde. Dilerim bunu üzerine alması gereken pasifler alırlar ve silkelenirler. Kimisi hiç de zorunluluğu olmadığı halde o kadar ezik duruyorki pes dedirtiyor insana. Ve mükemmel tespit, aşklar kesinlikle resmi bağlayıcı nedenler olmadığı için kısa sürüyor.
Şimşekleri üzerine çekeceğini bile bile her seferinde gerçekleri bu kadar yürekli,samimi ve açık bir şekilde yazan yazarımızı yürekten kutluyorum yine. Kaleminiz daim olsun Bilge Adam, siz bu sitenin ışığısınız, parlamaya ve bize yol göstermeye devam etmenizi diliyorum.
Yorumlayan:Devran_Devran
Sitemize üye olurken, bilgilenebileceğim, camiamız hakkında doğru bilgilere erişebileceğim yegâne yerin burası olacağını düşünerek üye olmuştum. Yazılarını büyük bir keyifle okuduğum, sevgili yazarımız, Bilge Adam sayesinde, doğru düşündüğümü görmek, beni birkez daha haklı çıkardı, ve bununla kendime pay çıkarıp grurlandım. Evet grurlandım çünkü;Camiamızda doğru bilgiye erişmek o kadar da kolay değil. Onca arkadaşım gibi ben de, nereden nasıl doğru bir kaynak bulabilirim diye araştırma yapmak durumundayım. Bilgisiyle, donanımıyla, kalemiyle bizlere ışık tutan yazarımız Bilge Adam, yine farkını farkettirerek güzel bir konuyu bizlere sunmuş.
Kelimelerin çağrıştırdıkları vardır çoğu zaman. Pasifin çağrıştırdığı ``Ezik``ise çoğumuzun bildiği yanlış doğrulardan sadece ve sadece birisi. Tanımlamalarınızdaki tespitlerle bunu öylesine açık ve duru anlatmışsınızki,
üzerine ne yazarsam yetersiz kalacaktır. Bu kadar açık, bu kadar anlaşılır, bu kadar doğru anlatılan konu, camiamız adına, bir nimettir. Eğer bir pembe, bu makaleyi okuyup ta halâ obje olmaya devam ediyorsa, en başta kendine olmak üzere, büyük ayıp eder fütursuzca...
Forum bölümünde konu açmıştım, ``İlişkilerimiz neden kısa sürüyor`` diye, bu makaleyle o soruma da cevap almış oldum. Bunun için ayrıca teşekkürler sayın yazarım. Ev işlerini yapmayı, ya da yapmamayı, o kadar büyütüyoruzki dünyamızda... Gerçekten incir çekirdeğini dolduramayacak kadar küçük işler bunlar. Sevmenin gerçek anlamını bilen ne bir mavi, ne de bir pembe, ev işlerini düşünecek kadar sevgiden uzak olamaz. Kişi yaptığı bir şeyi gönül rızasıyla yapmıyorsa, bir yerde kopuyor, bitiyor... Gönül rızasının olduğu her iş te, kaymaklı ekmek kadayıfı kıvamında, dadından yinmiyo:)))
Bu makaleyi okup, haaa, demekki böyleymiş doğrusu diyen tüm okurlarımıza, dadından yinmeyen kaymaklı ekmek kadayıfı kıvamında ilişkiler, birliktelikler, beraberlikler dileyerek noktalıyorum kelimelerimi...
Işığınız daim, kaleminiz daim olsun sevgili yazarım...
Yorumlayan:Femina
Erkeklerin ``kutsal annelerimiz, her acıya dayanıklı kadınlarımız, ev işlerinde bizden çok daha becerikli dişilerimiz`` gibi pohpohlamalarla yazılar yazıp/çizip/konuşup daha sonra kahvehanede birbirlerine ``karıyı aldın mı eşek gibi çalıştıracan ağa, ama usulunu bilecen`` dedikleri davranış biçimine benzer bir uslupla yazar pembeleri öven bir ”mavilik” yapmış.
Elbette düzgün uslupla, sevimli cümlelerle bazı çirkinlikler ve haksızlıklar saklamak mümkündür. Ama bu gerçeği değiştirmez.
Kadınların mavisi pembesi yoktur. İnsan insandır! Eğer pembe diye bir tür varsa bu durum erkeklerin binlerce yıldır kadın emeğini sömürmesine çok uygun bahane olur ve bizler artık kadın hakları, feminizm vb. üzerine çalışmaları durdurmak zorunda kalırız.
Herkes donunu kendi yıkasın arkadaşım! )
Karnı acıkan ve yediği yemeği kendisi yapmayı bilmeyen, pantolonunu ütüleyemeyen, içinde döndüğü evi toparlayamayan ve bunun için bir anneye(pembeye) ihtiyaç duyanlarlar normal gelişim sürecinde ergenlikten yetişkinliğe çıkamamışlar ya da ruhlarında bencil bir erkek yaşadığı sanrısına kapılanlardır.
Ben eleştirilerde fikri önemserim. Tanımadığım birilerini bozmayı , ilgiyi üstüme çekmeyi amaçlamam. Tek istediğim doğru bildiğim şeyi yazmaktır. . Ancak bu yazara ne zaman farklı görüşte olduğumu yazsam onu savunan arkadaşları araya giriyor ve bana -akılları sıra- haddimi bildirmeye çalışıyor. Böylece yazarın haklı olabilme ihtimali sıfıra iniyor...!
Ancak bu yazar seçtiği temalarda kadınları mavi-pembe, aktif -pasif diye ayırdığı sürece ben bunun zararlı olduğunu yazmaya çalışacağım.
Yorumlayan:visne3333
kaleminize sağlık...çok da doğru söylemişsiniz..Ben yaşamadım..Ama bazı arkadaşlarımın ilişkilerin de şahit oldum dayak da yiyen ciddi kendini ezik durumu haline sokmuş hatta kabullenmiş.Bunu neden yaparlar bilmem ama fikrim bu yapı sanırım,özellikle bunu isteyen kişilikler bile var..yani isteği bu diye düşünüyorum..
Yorumlayan:schmied
Sevgili;Bilge ADAM
Başta eline,yüreğine sağlık demek istiyorum.O kadar derin,detaylı ve ince bir konu seçip yazmışsın ki,okurken her defasında işte bu be kardeşim,işte bu dedirttin bana.O kadar ezik objeler ve ne yazıkki saklanmış ezikliğe maruz kalan adları p olup içleri bir türlü p ye aslında uymayan kişi var ki,umarım bu yazın o gibi kişilere ışık olur ve yol gösterir.Bende sana katılarak bu sekılde kısılerın bana bile yazmasını isterim,yardımcı olmak isterim,el elle hep birlikte...
Yorumlayan:momo
`` haklı-haksız`` değil olay... yazana yazılanlara da hak vermek değil... yazan düşüncelerini öyle uslüp ve öyle hoş anlatıyor ki paragrafın başında ``hadi ya`` derken sonunda ``hakkatten`` demeseniz de gülümsüyorsunuz... yazılarında hissettiğim şeylerden biride ``inanç``; kalemin ve inancın daim olsun Bilge Adam :)
Yorumlayan:rumpelstiltskin
a-p-ap gibi siniflandirmalarla insanlara roller bicilmesini, birilerinin de bu rolleri kaniksayarak oynamasini anlamiyorum.. . yazinizin dili, anlatimi ve guzel. ancak zellikle ``pasif`` tanimlamanuz bana universite siralarindaki ``fasizme karsi sol fasizm`` durumlarini hatirlatti. . .
Yorumlayan:Prenses4
Gerçekten yazınız çok etkileyici ve anlamlı sizi takdir ediyorum..
Yorumlayan:sabi_ce
Bir de eklemeden edemeyeceğim birşey daha var : Yazarın bilimsel birikimi gerçekten nedir? Yani yazdığı şeyleri yegane doğru saymak hiçbirimize birşey kazandırmaz ki gerçekten çok daha fazla ve çok daha aydınlatıcı bilgilere ulaşabileceğiniz kaynaklar mevcut. Yazarın yazılarında paylaştığı kendi yaşantısından çıkarımlarından başka birşey değildir. Paylaşıyor olmasının kendisini çok değerli bulsam da ortaya çıkan ürün malesef zararlı ve ötekini tekrar üretir nitelikte.
Yorumlayan:Akropolice
Yazar kendi yaşadıklarından yola çıksa bile sonuç itibariyle yazdıkları gerçek hayatın kendisi mi? Elbette kendisi. Peki pasiflere dik durun, kendinizi ezdirmeyin demenin neresi zararlı ve ötekini tekrarlar durumda? Mantık bu yorumun neresinde? Eleştiri görüntüsü altında karalamaya çalışmak, kalemiyle emek verenlere haksızlık yapmaktan ziyade görüntü olarak bile fazla kasıtlı ve amacını aşmış duruyor.