Üye
(104 Puan)
|
ölümün insana oynadığı en trajik, en mükemmel, en acımasız oyunuydu. Senin için ölüyordum. Durum buydu !:
Hayat;kurumaya terkedilmiş kuru yapraklı bir bitki,halüsinasyonların ortası...Sıkıştırılmış ayraç niyetine ve tekrar sayfası açılmamış birbirine kapanmış sayfaların arası...Unutulmuşluğun tozlarca tesellisi...Hayata üflenen tek bir nefes olması beklenen hala iyimser bir tebessümün yapıştığı gözleri ıslak,rimel akıntılarına boyalı surat...N`olur götür beni bu karanlıktan,gökkuşağı haddim değilse bile,bir ana renk tutuştur elime,Söz şımarmam!...Layık değilsem bileğime bir çizik atar kan kırmızısına razı olurum...Ama bir yanıt ver,kayıtsızlığın,belirsizlik karıncalanmasıyla sarmaşıklandığı ucu beynime çıkan her damarımda birer kesintili hayat belirtisi...Bu kadar mı yalana boyandım gözlerin beni çağrıştırmıyoır,bir yabancı mesafesinden kör gösteriyor!Üfle hadi üstümden uçup gitsin bu yalanlar,sanrılı ve sancılı paronayaktan başka bir şey olmalıydım bir zamanlar...AMA NE?
Kimin uydurmuşluğunda saklı kaldım bu yalanlar içinde?Biri doğruysa söylesin artık ya da bu,çocukluğumda okunup bilinçaltımca bir rüyaya sıkıştırılmış Pinokyo masalı kadar salakça birşey olsun...Hatta lütfen
Öyle olsun...
|