tr en sk zh ru ro pl nl it fr es el de cs
AnaSayfa lezbiyen Haber lezbiyen Makale lezbiyen Seri ilan lezbiyen İtiraf lezbiyen Duvar lezbiyen Magazin lezbiyen Eğlence lezbiyen Astroloji lezbiyen Forum lezbiyen Sohbet  

Foruma hoş geldiniz


KONU [Forumlar] [Konular]
lezce Tarih : 17.12.2009

Üye
(2 Puan)

      ``sen``sizlik öyküleri:
Dolmuş

Yine geliyor. Yine patlama anlarımdan biri yaşamak üzere olduğumu hissediyorum. Boğazımda tam orda, düğümlenen bir şey var. Midem bulanıyor. Ellerim titremeye başlıyor. Midemden başlayıp ağzıma doğru acı bir sıvı yükseliyor, acı ve yakıcı.

Tuvalete giriyorum. Klozete eğilip kusmak için çaba harcıyorum. Lağımın o iğrenç kokusunu getiriyorum aklıma. Klozetin içine düşüp borular yoluyla kıvrım kıvrım kıvrılarak kanalizasyon çukuruna ulaştığımı getiriyorum gözümün önüne. Bir sürü farenin ve boktan insanların atıklarının tam ortasındayım. Tanrının yarattığı en mükemmel varlık olarak tanımlanan, fakat aslında işte burada gördüğüm, içinde yüzdüğüm boktan başka hiçbir şey olmayan insanlar. Yiyip sıçan, savaş çıkarıp sıçan, hoşgörüsüz dünyaya her gün yeni hoşgörüsüzlükler katarak yaşayıp sıçan, televizyon izleyip sıçan, sokakta gördüğü dilencilere, fahişelere, sokak çocuklarına, travestilere iğrenerek bakıp sıçan insanların boklarının, tükürüklerinin, balgamlarının, sid
iklerinin içindeyim. Öğürüyorum. Büyük bir umutla, içimdeki seni çıkarıp kendimi senden arındırmayı dileyerek gürültüyle öğürüyorum. Kusamıyorum. Midemdeki acı daha da artıyor. Sanki içimden çıkıp klozete düşecek ve ben de kurtulacağım. Kusmaktan umudu kesip ayağa kalkıyorum.

Yüzümü yıkarken aynada kendimi görüyorum. Ben olmayan kendim. Hayatıma girdiğinden beri sana dönüşmekte olan kendim. Ben aslında seni görüyorum. İçimdeki senden ötürü biraz gülümseyerek, büyük oranda tiksinerek aynaya bakmaya devam ediyorum. Gözlerimin dolduğunu fark edince başımı aynadan çeviriyorum. Sensizlik vücuduma kanser gibi yayılıyor, hissediyorum.

İçeri geçip bir bardak su içiyorum. Su. Tanrının insanları yaratırken ve dünyaya düşüncesizce yerleştirirken düşünceli davranarak armağan ettiği, vücudun dörtte üçünü kaplayan ve yaşamayı biraz da olsun katlanılır kılabilen o hayati sıvı. Midemin acısı biraz olsun diniyor. Evde durarak daha fazla boğulacağımı düşünüp dışarı çıkmaya karar ver
iyorum.

Gardrobumu açıyorum. Yaklaşık 2 haftadır hiç düzeltmediğimi düşünüyorum, keşmekeşi andırıyor. Bunca karışıklığın arasında doğum günümde aldığın tişört gözüme çarpıyor. Hemen elime alıyorum. Ne alakadır bilinmez, ama acaba kokun sinmiş midir umuduyla yüzüme bastırıp kokluyorum. Kokun gelmiyor. Tekrar gözlerim doluyor, ağlamaya başlamadan hemen giyinip aceleyle dışarı çıkıyorum.

Hava aydınlık. Sıcak bir bahar günü, caddeler kalabalık. Mahallenin parkına doğru yürüyorum. Gözlerim seninle saatlerce oturduğumuz, sarıldığımız, insanların şaşkın bakışlarına aldırmaksızın öpüştüğümüz bankı arıyor, hala orada.

Fakat şimdi üzerinde başka bir çift oturuyor. Okul kıyafetli, oldukça çekingen gözüken 16 yaşlarında bir kız ve kızdan çok da büyük görünmeyen bir oğlan. Karşıdaki banka oturup onları seyretmeye koyuluyorum. Kız çocuğa oldukça aşık görünüyor, fakat çekiniyor, cilve yapmasından ve gözlerini kaçırmasından anlıyorum. Çocuksa sevgisini göstermeye çabalıyor
, kızın gözlerine bakmaya ve elini tutmaya. Sonunda çocuk kızın elini yakalıyor, ufak bir öpücük konduruyor. Kız başını hafifçe kaldırıp çocuğun gözlerine bakıyor. Tıpkı bizim ilk sevgili olduğumuz günlerdeki gibi görünüyorlar, gülümsüyorum. Neden sonra, tekrar gözlerim dolmaya başlıyor. Buranın da iyi gelmediğini düşünüp kalkmaya karar veriyorum.

Uzun ve dar sokakta hala seni düşünerek yürüyorum. Bakkalın, kasabın önünden geçip seni dolmuşa bindirdiğim caddeye çıkıyorum. Artık anlıyorum ki, senden kaçmamın hiçbir faydası yok. Attığım her adımda gördüğüm her yüzde, yürüdüğüm her sokakta, oturduğum banklarda, okuduğum kitaplarda, dinlediğim şarkılarda, aldığım her nefeste seni yeniden yaşıyorum. Seni arıyorum. Midemdeki acı yeniden yükseliyor. Duvar kenarına çöküp çaresizce ağlamaya başlıyorum. Tam o sırada caddeden, eve gitmek için her zaman bindiğin dolmuş geçiyor…
 
 
 
CEVAPLAR
lezce user 13.01.2010

Üye
(2 Puan)


    Biliyorum Sana Giden Yollar Kapalı

Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni

Ne kadar yakından ve arada uçurum;
İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi

Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
Yalnız seni, yalnız senin gözlerini

Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım
Ben artık adam olmam bu derde düşeli

Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki

Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği

Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
Hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sanki

Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini

Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri

Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım
Bu böyle pek de kolay değil gerçi...

Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
Bunun verdiği mutluluk da az değil ki

Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki

İnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:

Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu
Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri

Cemal Süreya

 
lezce user 30.06.2010

Üye
(42 Puan)


    ANLARSIN

Bir gece bize gel
Merdivenler gıcırdamasın,
Öyle yorgunum ki hiç sorma
Sen halimden anlarsın.

Sabahlara kadar oturup konuşalım
Kimse duymasın.
Mavi bir gökyüzümüz olsun,kanatlarımız
Dokunarak uçalım..

İnsanlardan buz gibi soğudum,
İşte yalnız sen vardın
Öyle halsizim ki hiç sorma
Anlarsın.

Cahit KÜLEBİ
 
Sayfalar:  1


 
-----------------------------------------------------
Copyright©2008 - Lezce bir Kodme hizmetidir
-----------------------------------------------------


forum, chat, sohbet, haber, sinema, arkadaş, partner, muhabbet, odaları, odası, kanalı, itiraf, sitesi, siteleri.